Etimoloji ve Etimolojik Sözlükler
Etimoloji (Fr. etimologie, İng. etymology, Alm. etymologie), dilin söz varlığı içindeki öğeleri, kökenlerine inerek aydınlatmaya yönelen dil incelemeleri alanıdır. Bir başka tabirle köken bilgisi, bir kelimenin ya da dildeki benzer bir kullanımın gelişme sürecinin ilk ortaya çıkışından itibaren izlenmesi hangi dillerde ne şekilde yayıldığının tespit edilerek parça ya da bileşenlerinin analiz edilmesi bilimidir. Bu alandaki çalışmaların başlangıcı Eski Hint’e, Eski Yunan’a kadar uzanmakta, filoloji incelemelerinin en zor, en çok emek isteyen bu dalında, önceleri herhangi bir yöntemden uzak olarak çaba harcanmaktaydı.
En eski dil bilimcilerin yetiştiği yer olduğunu kabul ettiğimiz Eski Hint’te Sanskrit metinleri üzerinde dil bilgisi çalışmaları arasında, M.Ö.5. yüzyılda yaşamış olan Yaska’nın “Nirukta” (kökenbilimi) adlı bir yapıtının bulunduğu, bu bilginin nesnelerle adlar arasında, nesnelerin niteliklerine uyan bir ilişkinin olup olmadığı konusunu Eski Yunan’dan önce irdelediğini biliyoruz. Yaska’nın bugün “göstergenin nedensizliği” olarak nitelediğimiz, nesneyle adın ilişkisinin bulunmadığı gerçeğine daha o zaman ulaştığı da gösterilmektedir.
Eski Yunan’da etimolojiye bir düşünce ve dil bilim sorunu olarak önem verildiği ve onun “gerçeklik bilgisi” olarak nitelenmesine karşın bilimsel yöntem ve sağlam temellerden uzak olarak ele alındığını görüyoruz. Etimoloji terimi de “eytmos” [gerçek] “logos” [bilim] terimlerinden oluşmuştur. Kimi seslere birtakım anlamlar yüklemeye ya da sözcükleri sesçe yakın başka sözcüklere dayanarak açıklamaya yönelen, dolayısıyla yanlış sonuçlara varan o dönemdeki tutum, Latin dilcilerine de geçmiş, örneğin M.Ö.1. yüzyılda Varro, bu türden açıklamalarda bulunmuştur. Ona göre Mars gezegeni, savaşta erkekleri (mares) yönettiği için, terra (yer) de çiğnendiği için (teritur) adlarıyla anılıyordu.
Karşılaştırmalı dil bilim çalışmalarının gelişip düzenli incelemelere dönüşmesiyle köken bilim ciddi bilimsel temellere oturmaya başlamış, özellikle 19. yüzyıldan başlayarak birçok ülkede sağlıklı köken araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Özellikle Macaristan, Almanya ve Avusturya gibi batı ülkelerinde anadil öğelerinin aydınlatılması ve elde edilen verilerin sözlük hazırlama çalışmalarına aktarılması için pek çok monografi (tek yazı) yayımlanmıştır.
Köken bilim çalışmalarında sözcüksel birimlerin eldeki en eski kaynaklardaki biçimlerine, bunların tarih boyunca geçirdikleri değişmelere, varsa ilişkide bulunulan diğer dillerdeki biçimlerine uzanılır ve aynı gelişmeleri gösteren benzer yapıdaki öğelerle koşutluk kurularak bunların aydınlatılmasına çalışılır. Bu konuda en yararlı gereçler de tarihsel sözcüklerde bulunmaktadır.
Karşılaştırmalı ilk etimolojik sözlük Hermann Vamb éry’nin “Türk-Tatar Dillerinin Etimolojik Sözlüğü”dür. 1978 yılında yayımlanmış olan çalışmadır. Türkolojinin daha başlangıç dönemine ait bir ürün olduğu için yazarın kullanacağı çok az karşılaştırmalı çalışma vardı. Türk dilleriyle ilgili ikinci etimoloji sözlüğü Bedros Keresteciyan’ın çalışmasıdır. Keresteciyan’ın sözlüğü esas olarak Türkçedeki yabancı öğeler, daha çok da Yunanca alıntılar üzerinde durmaktadır. Bu sözlükte kimi Türkçe sözcüklerin Yunanca ya da Ermeniceye bağlanmaya çalışıldığı da görülmektedir. Yalnızca tarihsel değeri olan bu sözlük, 1971’de tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır.
Türk dillerinin ilk etimolojik sözlüğü olarak anabileceğimiz en önemli çalışma Martti Räsänen’in “Türk Dillerinin Etimoloji Sözlüğü Üzerine Bir Deneme” başlıklı çalışmasıdır. Räsänen 1969 yılında yayımlanan bu önemli çalışmasında, eğer varsa her sözcüğün en eski biçimi (Eski Türkçe, Orta Türkçe vb.) ya da günümüzdeki biçimi (Azeri Türkçesi Kumukça vb.) madde başı yapılmış, sözcüğün yaşadığı diller, farklı anlamları varsa bunlarla birlikte tek tek gösterilmiştir. Yeri geldikçe kimi sözcükler Ural ve Altay dillerindeki biçimlerle karşılaştırılmış, özellikle Moğolcadan, Mançu-Tunguz dillerinden, Koreceden ve Finceden akraba olması olası örneklere yer verilmiştir. Madde başlarından bazıları ana biçimler olup yazılı metinlerde karşılaşılmayan sözcüklerden oluşmaktadır.
E.R. Tenişev, A.M. Scerbak, D.M. Vasılov, V.M. Nadelyaev tarafından hazırlanan eser, Räsänen’in sözlüğüyle aynı yılda yayımlanmış ve adında “etimoloji” olmasa bile hazırlanış yöntemi ve maddelerin düzenleniş biçimi açısından etimolojik sözlük değeri taşımaktadır. 1968 yılında hazırlıkları tamamlanmakla birlikte, ancak 1969 yılında yayımlanan bu sözlüğün adı Eski Türkçe Sözlük’tür. Runik harfli yazıtları, Uygur metinlerini ve Orta Türkçe dönemi eserlerini kapsayan sözlükteki yabancı sözcüklerin kökeni Türkçelerinse türedikleri kök ya da gövde tek tek gösterilmiştir.
Türk dilleriyle ilgili etimoloji çalışmalarında dönüm noktası hiç kuşkusuz Sir Gerard Clauson’un sözlüğüyle başlamıştır. Eski Türk Yazıtları’ndan 13. yüzyıl Türk dili metinlerine kadarki dönemi içeren sözlük yaklaşık 10.000 madde başından oluşmaktadır. Önce ünlülerle sonra da ünsüzlerle başlayan sözcüklere yer veren Clauson, düzen olarak sözlüğünü abc sırasıyla değil de hece düzeniyle sıralamıştır. Sözcüklerin gerçek, varsa mecaz anlamları verildikten sonra günümüz Türk dillerinden hangisinde ya da hangilerinde yaşadığına ve sonra da yazıtlardan başlayarak Kıpçak dönemi eserlerine kadar örneklere değinilmektedir. Yeri geldikçe 13. yüzyıl sonrası metinlerden, Osmanlıcadan, Çağataycadan sözcüğün yaşadığı biçimlere örnek verilir. Her sözcüğün türemiş olduğu kök ya da gövde alınma bir öğeyse alındığı dil mutlaka belirtilmiştir.
1966’da Ankara’da toplanan Uluslararası Dil Kurultayı’nda, E.V. Sevortyan, bir sözlük örneği sunmuştu. Bu çalışmalar sonunda 1974’te yayımlandı. Bu sözlükte çağdaş Türk lehçelerinde ünlü ile başlayan ortak sözler yer almıştır. Sevortyan’ın eseri olarak çıkmışsa da, çalışmalara SSCB Bilimler Akademisi’ne bağlı Dil Bilimi Enstitüsü’nün Türk Dilleri Kolu üyeleri de katılmışlardır. Sözlüğün bazı harfleri sonradan çıkmıştır. Sevortyan, sözlüğüne yalnızca eski ve yeni Türk lehçelerinin ortak öğelerini almış, Türkçenin Anadolu’da ve Balkanlar’da kazandığı sözlere yer vermemiştir. Bu sözlük Rusçadır.
Marcel Erdal’ın hazırlanışı itibariyle etimolojik bir yön gösteren Eski Türkçede Söz Yapımı adlı çalışmasında Eski ve Orta Türkçe dönemine ait dil verilerinin türeyiş özellikleri yapım eklerine göre ele alınmıştır. Çalışmanın ilk cildinde isimden ve fiilden türemiş isimler, ikinci cildindeyse isimden ve fiilden türemiş fiillere yer verilmiştir.
Türkiye’de yayımlanan Türk dilinin modern etimolojik sözlük çalışmalarının ilki ise İsmet Zeki Eyüboğlu tarafından “Türkçenin Etimolojik Sözlüğü” adıyla yapılmıştır. Bu sözlüğün 2004 yılında yeni baskısı çıkmıştır. Etimoloji alanında yazılmış eserlerden bir diğeri de Hasan Eren’in söz varlığının kökenlerine ilişkin yapmış olduğu çalışma ve yayınların birikimi sonucu ortaya çıkan Türk Dillerinin Etimolojik Sözlüğü’dür. Bu sözlükte madde başı olarak verilen sözcüğün Eski Türkçedeki, Orta Türkçedeki, Çağataycadaki, Eski Kıpçakçadaki vb. şekillerine uzanılır. Ayrıca sözcüğün diğer Türk lehçelerinde ve ilişkide bulunulan diğer dillerde ne şekilde ve hangi anlamda kullanıldığını gösterir. Eren’in sözlüğünde genellikle yabancı sözcüklere yer verilmiştir.
Andreas Tietze’nin “Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Sözlüğü” bu alandaki çalışmalarda bir başka büyük eserdir. Bu eser altı cilt ve bir indeks olmak üzere yedi cilt olarak planlanmıştır ve Simurg Yayınları’ndan 2002 yılında ilk cildi çıkmıştır. 2003’te vefat eden Andreas Tietze’nin diğer ciltleri de tamamladığı söylenmektedir. Ord. Prof. Andreas Tietze hem kelimelerin kökenlerini hem de tarihsel kullanımları hakkında açıklayıcı özel bölümlerle gerekli tüm bilgiyi sunmuştur.
Sevan Nişanyan tarafından hazırlanan “Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü” adlı çalışma, 2002 yılında Adam Yayınları’ndan çıkmıştır. Türkiye Türkçesinde kullanılan 12.000’i aşkın sözcüğün kökeni araştırılmış ve okura sunulmuştur. Yabancı dillerden alınmış sözcüklerin o dildeki kökenleri, çoğu örnekte en eski yazılı kaynaklara dek izlenmiştir. Nişanyan’ın sözlüğünde, Türkçe kökenli olduğu hâlde yabancı kökenli olarak gösterilen birçok sözcük bulunmaktadır.
Nişanyan’ın hazırladığı sözlükte birçok sözcüğün kökeni yanlış gösterilince, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy bunu eleştirmiş ve kendisi de bir tane etimolojik sözlük hazırlamıştır ve bu eserini TDK yayını olarak bastırmıştır. (Bu bağlantıyı izleyiniz!)