1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlüler üzerinde:
aciz (güçsüzlük) |
âciz (güçsüz) |
adem (yokluk) |
âdem (insan) |
adet (sayı) |
âdet (gelenek, alışkanlık) |
akit (sözleşme) |
âkit (sözleşme yapan) |
ala (karışık renkli) |
âlâ (pekiyi) |
alem (bayrak) |
âlem (dünya, evren) |
Ali (kişi adı) |
âli (yüce, yüksek) |
alim (her şeyi bilici) |
âlim (bilgin) |
ama (fakat) |
âmâ (görmez, kör) |
amin (kimya terimi) |
âmin (dua sözü) |
aşık (ayak bileğindeki kemik) |
âşık (vurgun, tutkun) |
ayan (belli, açık) |
âyan (ileri gelenler) |
batın (karın) |
bâtın (iç; gizli) |
dahi (bile) |
dâhi (yaratıcı gücü olan kimse) |
dahil (karışma) |
dâhil (iç, içeri) |
dar (ensiz) |
dâr (ev) |
fani (ışık şiddeti) |
fâni (ölümlü, gelip geçici) |
hadis (Peygamber sözü) |
hâdis (meydana gelen) |
hak (doğruluk) |
hâk (toprak) |
hakim (hikmet sahibi) |
hâkim (yargıç) |
hal (pazar yeri; çözme) |
hâl (durum, vaziyet) |
hala (babanın kız kardeşi) |
hâlâ (henüz) |
hasıl (ekin) |
hâsıl (olan, ortaya çıkan) |
haşa (kalın kumaş parçası) |
hâşâ (asla) |
havas (nitelikler) |
havâs (duygular) |
haya (er bezi) |
hayâ (utanma duygusu) |
mani (ruh hastalığı) |
mâni (şiir türü; engel) |
nakil (taşıma) |
nâkil (taşıyan) |
nar (bir meyve) |
nâr (ateş) |
nazım (manzume) |
nâzım (düzenleyen) |
rahim (döl yatağı) |
rahîm (koruyan, merhamet eden) |
sadır (göğüs) |
sâdır (çıkan, görünen) |
sari (bir tür giysi) |
sâri (bulaşıcı) |
şahıs (kimse, kişi) |
şâhıs (sırık) |
şura (şu yer) |
şûra (danışma kurulu) |
tabi (elbette) |
tâbi (bağımlı; basıcı) |
vakıf (para, mülk) |
vâkıf (bilen; vakfeden) |
varis (damar genişlemesi) |
vâris (mirasçı) |
vasi (mirası yöneten) |
vâsi (geniş, engin) |
yad (yabancı) |
yâd (anma) |
yar (uçurum) |
yâr (sevgili) |
zati (zaten) |
zatî (kendine özgü) |

|