Bildiğiniz
gibi savaş ve muharebe demek; iki milletin, yalnız iki ordunun
değil, iki milletin bütün varlıklarıyla bütün maddî ve manevî
kuvvetleriyle, biri biriyle karşı karşıya gelmesi ve biribiriyle
vuruşması demektir. Bunun içindir ki,bütün Türk milletini cephede
bulunan ordu kadar duygu, düşünce ve hareket bakımından savaşla
ilgilendirmeliydim. Yalnız düşman karşısındabulunanlar değil
köyünde, evinde, tarlasında bulunan herkes, milletinher ferdi
silâhla vuruşan savaşçı gibi kendini görevli sayarak bütün varlığını
yalnız mücadeleye verecekti. Bütün maddî ve manevî varlığını vatan
savunmasına vermekte ağır davranan ve titizlik göstermeyen
milletler, savaş ve muharebeyi gerçekten göze almış ve
başarabileceklerineinanmış sayılmazlar.
Gelecekteki harplerin tek başarı şartı da en çok
bu arz ettiğimnoktaya bağlı olacaktır. Avrupa'nın askerlik
bakımından ileri durumdaolan büyük milletleri, daha şimdiden bu
tutumu kanun haline getirmeyebaşlamışlardır. Biz, Başkomutan
olduğumuz zaman, Meclis'ten bir vatanısavunma kanunu istemedik.
Fakat, Meclis'ten aldığımız yetkiye dayanarak bu amacı kanun
niteliğiıdeki belirli emirlerle sağlamaya çalıştık.Millet, bundan
sonra, bugüne kadar olan tecri.ibeleri de dikkatle gözdengeçirerek
aziz vatana taarruzu imkânsız kılan sebep ve şartlan daha açıkve
daha kesin olarak tespit eder.
|